Karadeniz’in sert rüzgarlarıyla dalgalanan küçük bir sahil kasabasında başlayan Taşacak Bu Deniz, Adil Koçari ile Esme Furtuna arasındaki kan davasını yeni bir boyutta derinleşiyor. Gölgesinde saklı kalan yasak aşkın meyvesi olan Eleni Miryano’nun köye gelişi, iki ailenin geçmişte saklı kalan sırlarını gün yüzüne çıkarmaya adaydır. Adil’e karşı beslenen düşmanlık ve Esme’nin vicdanı, kentin geleneksel değerleriyle modern ahlak arasındaki çatışmayı büyütüyor.
İlk bölümde yenileyici bir dokunuşla Eleni’nin vasiyet mektubuyla ortaya çıkan kimliği, iki ailenin ilişkilerini kırılgan bir noktaya taşıdı. Eleni, Atina’daki bir üniversiteden mezun olmuş deha bir doktor olarak köye tayin edildiğinde, geçmişteki aşkların ve intikamın kesiştiği yer yeniden yazılmaya başlandı.
Bu süreçte Oruç Furtuna ile Eleni arasındaki çatışma, yalnızca çalışılan meskenin ötesinde, ailelerin baskı ve önyargılarla yüzleşmesine zemin hazırladı. Adil’in vurulması ve Esme’nin tepkisi, geçmişin hatıralarını gün yüzüne çıkarırken, iki ailenin de kendi iç hesaplarını gözden geçirmelerini zorunlu kılıyor. Eleni’nin gelişi, yalnızca düşmanı kurtarmakla kalmayıp, Karadeniz’in uzun süren hesaplaşmalarını da taşıyıcısı haline geliyor.
Taşacak Bu Deniz, Eleni’nin kimliğinin açığa çıkmasıyla birlikte sadece bir çatışmayı değil, tüm köyün ve ailelerin ortak günahlarıyla yüzleşmesini tetikleyen bir dönemeç sunuyor. Bu durum, Kan Davası’nın yeni bir aşamaya mı evrileceğini yoksa geçmişte işlenen hataların mı düzeltilmesini gerektirdiğini merakla izletecek bir başlangıç oluşturuyor.
