Gönül Dağı'nın Yeni Yüzü: Tekin'in İçsel Yolculuğu ve Anadolu’nun Sıcaklığı

  • Admin
  • 01 Ekim 2025 19:06

Gönül Dağı ekibine katılan Tekin karakterinin dünyasına adım atarken, Sivrihisar’ın tozlu yolları ve Anadolu’nun içten enerjisi bize yepyeni bir hikâye sunuyor. Diziye dahil olmak, uzun soluklu bir ailenin parçası olmaya adım atmak gibi: kalbimi hızlı hızlı attırdı ve bu prestijli projeye katılmak benim için özel bir dönüm noktası oldu. Bu yolculuk, izleyiciyle kurulan bağı derinleştirmek ve karakterin saklı yönlerini sahneye taşımak konusunda büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Çetin’in dışarıdan görünen macera ve para peşindeki tavrı, aslında içindeki kırılganlığı ve arayışını saklıyor. Babasından beklediği sevgiyi bulamayan bir hayal kırıklığı, onu hareket halinde tutan bir arayışa dönüştürüyor. Miras meselesi, bu arayışın bir yansıması; manevi ve maddi mirasların peşinde gezinen bu genç, aslında kendi köklerini ve aidiyet duygusunu keşfetmeye çalışıyor. Rolün katmanlarını çözerken mizahın hafif dokusu ile yaranın arasındaki dengeyi kurmak, bana oyunculukta yeni bir ders oldu.

Benim için benzer yönlerimiz var; hayatı tadını çıkarmayı seven ama aynı zamanda sorumluluklarını da ihmal etmeyen bir tarafım var. Çetin’in kaygısızlığına hayranlık duysam da kendi hayatımda daha dengeli bir duruş sergilemeye çalışıyorum. Gönül Dağı gibi sevilen bir projeye dahil olmak, izleyici beklentilerini karşılamak adına büyük bir sorumluluk yüklüyor ve bu sorumluluk beni disiplinli tutuyor.

Çekimler Eskişehir/Sivrihisar’da yapılıyor ve Anadolu’nun sıcaklığı sete doğrudan yansıyor. Bölgenin atmosferi, hikâyeyi besleyerek bana rolümü daha motive edici bir güç katıyor. Böyle güçlü bir ekip ile aynı hikâyeyi paylaşmak, oyunculuk açısından da ciddi bir fırsat; Erdal Özyağcılar ve Bülent Şakrak gibi ustalarla çalışmak ise gerçekten onurlu bir deneyim.

Gönül Dağı’nın başarısının arkasında yatan temel unsurların samimiyet ve içtenlik olduğuna inanıyorum. İzleyicinin kendi hayatından parçalar bulduğu hikâyeler, sahne arkasında uzun saatler geçiren meslektaşlarımın özverisi ile birleşince, bu proje bütünlüğünü koruyor. Set ekibiyle oluşturduğumuz uyum ve sahne arkadaşlarımızla kurduğumuz dostluklar da bu başarıyı pekiştiren önemli etmenler arasında.

İlk tepkiler ise çoğunlukla pozitif: Çetin’in başlarda yaramaz tavrının ardında saklı insani yönler izleyicide merak uyandırıyor ve zamanla kabul görmeye başlıyor. Sosyal medyada en çok güldüren geri dönüşler arasında Gedelli’ye New York havası kattığın yönündeki yorumlar öne çıkıyor; bu tür geribildirimler, rol ve yolculuk arasındaki bağın ne kadar yaşam dolu olduğunu hatırlatıyor.

Kamera arkasında setin enerjisi aile gibidir; Erdal Özyağcılar ile sahnelerimiz büyük bir ders olurken, Berk Atan ve Semih Ertürk ile olan uyum bizi kahkahalarla dolu anlarda bir araya getiriyor. Gökçe Akyıldız ile aramızdaki yakınlık ise esprilere dönüştüğü anlarda bile sahnedeki doğal akışı güçlendiriyor. Bu birliktelik, çekimlerin gerçek doğallığını ortaya çıkarıyor.

Özel hayat konusunda ise sakin bir yaşamı tercih ediyorum; seyahat etmek ve yeni kültürler keşfetmek bana ilham veriyor. New York, benim için sadece bir şehir değil, hayal kurduğum projenin sınırlarını genişleten bir sahne. Orada kurduğum deneyimler, Türkiye’deki sanat ortamına da fayda sağlıyor ve genç oyuncular için ilham kaynağı oluyor.

Sahnede canlılık ve kamerada hassaslık arasında kurduğum denge, kariyerimdeki önemli farklar arasında. Tiyatro geçmişim bana disiplin ve hızlı tepki verme becerisi kazandırırken, kamera önü benim için ince ayrıntıları yakalamak konusunda büyük bir öğrenim alanı oluyor. Her iki dilin birleşimiyle daha geniş bir yelpazede oyunculuk yapabiliyorum.

Geçmişteki dönüm noktalarımı hatırladığımda, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nün kazanılması ve Güllerin Savaşı gibi projelerle geniş kitlelere ulaşmam ilk akla gelenlerdir. Ayrıca yurt dışındaki deneyimler—İspanya’daki çekimler ve New York’ta sahnelediğimiz Bold Boy müzikali—sanatın sınır tanımadığını somut olarak gösterdi. Gelecekteki hedeflerim arasında kendi yazdığım hikâyeleri beyazperde ve sahnede bir araya getirerek uluslararası bir köprü kurmak yer alıyor. Mehmet adlı film projesi bu hayallerin somut adımlarından biri ve Ezgi Cohen ile iletişim halinde olan bu projeyi ilham verici bir başlangıç olarak görüyorum.

Yorumlar (0)

wave

Yorum Bırak

wave

Arama Yapabilirsin